Wednesday, March 11, 2009

Floransa – Firenze

Floransa İtalya konusu açılır açılmaz aklımıza düşen ve mutlaka gidip görmemiz gerekir dediğimiz bir kentti. Daha önce İtalya’da yaşamış ya da orada bir süreliğine bulunmuş arkadaşlarımız da Floransa’ya en azından Michelangelo’nun Davud heykelini görmek için mutlaka gitmemiz gerektiğini söylemişlerdi. Bizim de aklımızda davud heykeli, daha önce hiç kullanmadığımız ve oldukça pahalı sayılabilecek hızlı trenle Milan tren istasyonundan Floransa’ya doğru yola çıktık.


Bergamo’dan Floransa’ya gitmek için önce Milan tren istasyonuna ulaşmak gerekiyor. Bergamo-Milan arası ise yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktur. İtalya tren istasyonlarında otomatik bilet alma sitemi oldukça kullanışlı ve büyük zamanlar kazandırıyor, üstelik sistem size para ustu de verebiliyor. Milan’dan biz 200 km/saat hız yapabilen hızlı trenlerle Floransa’ya gitmek üzere biletlerimizi aldık. Trende priz, internet bağlantısı gibi “lüksler” de bulunuyor ve elbette Bologna üzerinden giden trenin güzergâhını “capy portakal” kutusunda 1 yuroya satılan şaraplarla kat etmek yolculuğun keyfini arttırıyor. Floransa’nın kent merkezinde oldukça büyük bir istasyonu var. İstasyonun hemen yakınında ucuz ve güzel hosteller bulmak mümkün, Via Faenza sokağında. Biz Ostello Archi Rossi adında bir hostelde kalmak istemiştik ama popüler bir hostel olduğundan yer bulamadık.


Archi Rossi’nin biraz ilerisinde aynı sokakta Hotel Azzi adında bir hostelde biraz şansımiz yaver gitti uygun bir oda bulabildik. Hotel Azzi (web) iki bölümden oluşan, bir bölümü daha eski bir binada, digeri ise görece daha yeni bir binada bulunan, farklı isimlerde birkaç hostel ile organik bağı olduğunu gördüğümüz güzel bir yer.

Çok güzel bir lobisi ve yemek salonu var, kahvaltı verdiğiniz ücrete dahil, ayrıca bira ise dışarıdaki “tekel” benzeri dükkanlardan çok daha ucuz. Çiçeklerle dolu bir terası var, sigara içmek için bu teras kullanılıyor. Hostellerin birbirlerine bakan arka cepheleri bir avlu gibi bakış alanları yaratmış ve Azzinin terası gibi teraslar bu oluşan açıklığa, yani birbirlerine bakacak sekilde tasarlanmis.


Dinlenmek için özellikle akşamları çok keyifli bir mekan. Oda ücreti ise İtalya ortalaması için iyi bir miktar, 60 ile 90 yuro arası bir oda kiralamak mümkün. Belki tek sorun sık değişen rezervasyon görevlileri, bu aslında uygulamada bir sorun yaratmıyor ama yabancı bir ülkede bizim burada Türkiye’de kurduğumuz çalışan/müşteri ilişkisi benzeri bir ilişki ister istemez orada aranıyor. Azzi’nin diğer bir özelliği ise 24 saat sıcak su imkanı oluşu ve dekorasyonun su eski anneanne evlerine benzemesi (80ler gibi). Elbette odaya yerleşir yerleşmez aklımızda bir an önce kenti görmek vardı, Azziden çıkar çıkmaz zaten genel bir haraketlilik yönü takip edildiğinde kendinizi Piazza di San Giovanni de buluyorsunuz.

Floransanin merkezinde Piazza di San Giovanni , Cattedrale di Santa Maria del Fiore’nin bulunduğu meydana verilen isim. Katedral icin detayli bilgiyi buradan edinebilirsiniz. Katedral 1296 yılında Arnolfo di Cambio önderliğinde yapılmış gotik bir yapı. Uzun kuyruklar beklemek gerekse de 42 metre yüksekliğindeki kubbesini ve Paolo Uccello’nun dev saatini görmek için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir mekan. Ayrıca katedralin kubbesine çıkıp Floransayi kuşbakışı izlemek de mümkün. Oldukça uygun bir fiyata, gezdiğiniz bolümler hakkında bilgiler veren kulaklıkları da kiralayabiliyorsunuz. Geceleri ise meydan belki de şehrin en kalabalık yerine dönüşüyor, Santa Maria’nin merdivenlerinde geç saatlere kadar içki içebiliyorsunuz.

San Giovanni’nin kuzey doğusunda David heykelinin de bulunduğu Akademi di Bella Arti (Guzel Sanatlar Akademisi), güneyinde ise Uffuzi Muzesi bulunuyor. İkisine birden bir gün ayırmak yeterli olmuyor. Özellikle Uffuzi müzesi oldukça büyük bir müze ve içeri girebilmek için bir iki saat kuyruk beklemek gerekiyor. Belki sabahtan burayı gezip akşamüzeri de müzenin hemen güneyindeki Ponte Vecchio köprüsünde şarap içilebilir. Ponte Vecchio, Arno Nehrinin üzerinde bir orta cağ köprüsü ve üzerindeki dükkanlar ile işlevini geçmişte olduğu gibi sürdürüyor. Köprünün tam ortasındaki küçük meydanda Benvenuto Cellini’ nin heykeli bulunuyor. Cellini ayni zamandan Piazza Della Signoria meydanına bakan Perseus heykellerini yapan kişi. Aksamları burada sokak müzisyenleri küçük konserler verebiliyorlar. Biz de bu konserlerden birine denk gelmiştik. Bu konserler epey bir insan tarafından takip ediliyor, gün batimi Ponte Vecchio’dan muhteşem görünüyor. Koprunun hemen yaninda Floransa hukumet binasina doğru uzanan Giorgio Vasari tarafından yapılmış olan unlu Varasi Koridorları bulunuyor.


Köprü geçilince ileride küçük tefek dükkanlar ve cafeler var, bir gidip görülebilir ama genelde herkes köprü üzerinde vakit geçirmeyi tercih ediyor. yemek Yemek icin ise italyanin genelinde gec saatlere kadar mekan bulmak mumkun. Santa Maria del Fiore’nin guneyineki ilk sokakta, Via Dell'oche sokaginda Terra Terra adli bir mekanda aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Saraplari ve etleri oldukca guzel ancak karisik menulerinin pek basarili oldugu soylenemez. Icerideki ya da sokaktaki masalara oturup servis alabilirsiniz. Bizim onerimiz eger yaz aylarinda ziyaret etmisseniz mutlaka sokaktaki masalari tercih etmelisiniz.


Sonuç olarak Floransa en az iki ya da üç gunluk bir ziyaretle ancak tadina varılabilecek bir kent. Biz 3 gun ayırmamıza ragmen sehrin guneyine yani Arno nehri'nin otesine gecemedğimizi hemen belirtelim.

No comments: